bugün

entry'ler (19)

her üniversite bitiren iş bulacak değil ya

dogru bir tespittir. bir kismimiz istedigimiz bir ise girmek yerine diplomalarimiz rehin tutuldugu icin istemedigimiz yerlere sutlanacagiz (bkz: tip fakultesi) (bkz: mecburi hizmet).
durmak yok, yola devam!

cats

ingiliz sair t s eliot'in yegeni icin yazdigi "old possum's book of practical cats" isimli siirler grubundan (cogunlukla) uyarlanmistir (grizabella'nin soyledigi memory kismi rhapsody on a windy night adli baska bir siirden adapte edilmistir). orjinal broadway versiyonunun dinlenmesi hiddet ve siddetle tavsiye edilir.

monster

yetmis kusur bolumluk mukemmel gerilim/macera/psikolojik anime. mangasina tamamen sadik kalinarak adapte edilmistir. soyle bir hikayesi vardir: kenzo tenma, düsseldorf - batı almanya'da prestijli bir universitede calisan bir beyin cerrahidir ve onunde son derece parlak bir kariyer vardir. bir gece vakti, ayni anda gelen iki vaka arasinda bolum baskaninin ameliyat etmesini soyledigi politikaci yerine kucuk bir cocugu ameliyat eder. ardindan gelen supheli bir cinayet sonrasi isbu kariyeri seneler icinde giderek allak bullak olmaya baslar. dokuz sene sonra yillar once gordugu kucuk cocugun sosyopat bir seri katil olarak karsi cikmasi uzerine, eski hastasinin pesine dusmeye karar verir.

o rly

soyle biseydir:
http://img354.imageshack....mg354/777/harry0mv8sa.jpg

highway star

araba kullanan insanlara hiz yaptirma egiliminde olduguna sahit oldugum sarki. killah riff'leri vardir.

9 saat 27 dakikada yazar olmak

23 derece 27 dakikada yazar olmak gibidir. ya da 66 33. bilemedim.

cien anos de soledad

buyusel gerceklik ornegi kitap. "dunya oylesine cicegi burnundaydi ki bazi seylerin adi yoktu ve onlari parmakla gostermek gerekiyordu" gibi surreal bir cumleyle baslar, ayni surrealizm ile devam eder. bir de herkesin adi aureliano veya jose arcadio buendia'dir. okunmasi gereklidir, bu kitabi okuyup begenenlere laura esquivel'in com agua para chocolatasi ve isabel allende'nin house of the spiritsi da onerilir.

ondine in laneti

bir baska deyisle "konjenital santral hipoventilasyon sendromu".

solunumu kontrol eden otonom merkezlerin bir sekilde dogusta calismamasi veya cerrahi olarak hasar gormesine bagli olarak kisiyi hayat boyu istemli solunuma mahkum eden bir hastaliktir -- yani nefes almayi akil etmeyi gerektiren bir hastalik.

bu sendromun ismi mitolojideki ondine karakterinden gelmektedir. bir su nymph'i olan ondine, ölümlü bir sevgiliye sahiptir. er kisi onu aldatinca ondine adami lanetler ve her nefesinin askinin bir kaniti olacagina dolayisiyla nefes almayi unutursa olecegini soyler. beyefendi bir sure sonra uyuyakalarak can vermis, bu hastaliga da adini vermistir.

aşkını dostunun önünde tutan insan

bunu yapan insanlar arkadas degil godostur. insanlara hiyerarsik yaklasim her zaman uzak durulmasi gereken bir seydir, insanin elbette ki hayatinda daha cok deger verdigi kimseler olacaktir, beatles'in in my life'ta dedigi gibi, "all places have their moments with friends and lovers but in my life i love you more".

burada problem teskil eden bu hissiyat degil karsidaki insana ne hissetirildigidir. insan iliskilerinde "people pleaser" olabilme becerisi cok onemlidir -- karsidakine degerli oldugunu hissettiremeyen, ona oylesine vakit gecirilen hemen birakilabilecek biri gibi davranan bunyeler ister dost ister tost olsun, aninda ozel hayattan silinmelidir.

beynine bir kez hava değmeye görsün

sanildiginin aksine insanda "hemen 15 sene okuyup beyin cerrahi oluyorum, her ortama akiyorum" tarzi bir gaz yaratmayan kitap. bence okuyana verdigi ilham bundan cok baskadir, daha cok adanmisligi anlatan bir kitaptir benim gozumde. cerrahlara karsi inanilmaz bir antipati duyan bende bu meslege karsi saygi uyandirmis, insanin nasil olup da boyle bir dedikasyon icerisinde olabilecegine hayret etmistir. tip fakultesinin ilerleyen yillarinda gercekten de bu tip bir ruh hali icinde olan insanlara denk geldim, onlara da saygi duydum, sanirim cerrahi -ozellikle de beyin cerrahisi- bir mesleki kimlikten ote bir yasam bicimi. bunu biraz da bu kitap sayesinde ogrendim.

questionable content

http://www.questionablecontent.net adresinden takip edilebilecek sukela webcomic. "akarim yok, kokarim yok, tavsan boku gibi adamim" tarzi serzenisleri olan pasifist bas karakterimiz marten reed, evine tasinan bariz bir sekiled ruh hastasi arkadasi faye ve faye'in calistigi kahve dukkanindaki patronu dora arasinda gecen bir ucgenimsidir. bir miktar pembe dizi tarzi olayin vuku buldugu dogrudur ama daha cok icerigindeki slice of life muhabbet ve alternatif muzik hakkinda yapilan yorumlar icin okunmalidir kanimca.

something about us

interstella 5555ten bir parca, ender sevdigim daft punk sarkilarindan. paralel evrenlerin sarkisidir bir bakima benim icin, veya olasiliksal bir askin olmadigi halde yapilmasi istenen itirafi. boyle guzeldir iste, bu kadar basit, bu kadar acik.

arnulf overland

norvecli bir sair. uzun bir aradan sonra son kez beste yapisima sahit olan adam.

Wakened one night by a curious dream
and a voice that seemed to be speaking to me
like a far-off subterranean stream,
I rose & asked: What do you want of me?

teorik olarak yasiyor olmak

mecbur kalindigi icin, hayatta baglanilacak bir sey olmadigi icin, hayata son verecek cesarete sahip olunmadigi icin yasamaktir.

gun gelir insan bir varolus soku yasar. o sok butun beyin hucrelerini sagli sollu sarsalar, gece eve gidilmez, o gece hatirlanmaz. daha sonra evde uyanilir, aile bireyleri bir seyler anlatmaktadir ama hicbir sey hatirlanmiyordur. ulan olmedim mi der insan. hayir olmemistir. ama yasamiyordur da. teorik olarak yasiyordur. kisinin kendinden nefret ettigi an, kirpi gibi tortop olup kendi icine battigi an yapmaya basladigidir.

aylar sonra gelen edit: saglam distimikmisim canlar.

the ballad of reading gaol

reading zindani balladi. ozdemir asaf turkceye cevirmistir. ama oscar wilde'in orjinal eserinin okunmasi tavsiye olunur. ne demis ustad? he who lives more lives than one, more deaths that one must die.

benjamin linus

kendisinin lost'ta saci basi dagilmis ve portlek gozlu gorundugune bakilarak psikopat muamelesi cekilmemeldir, gayetle karizma sahibi bir anti-kahramandir. evet anti-kahramandir, bu sebepten gonlumuzde yeri saglamdir. ben illa serefsiz, pust demek icin bir lost karakteri ariyorum diyenler buradan buyursun (bkz: martin keamy).

kirpi ikilemi

nam-i diger: hedgehog's dilemma.

insan iliskilerindeki samimiyeti anlatan bir nevi analoji veyahut metafor. tariflemek gerekirse; soguk havada isinabilmek icin kirpilerin birbirlerine yaklasmasi gerekecektir, ancak fazla yaklastiklarinda bu sefer dikenleri yanlarindakine batacagi icin bu sefer uzaga gitmek zorunda kalacaklardir. dolayisiyla kirpi ikilemi insanlarin birbirlerine zarar vermeden yakinlik icinde olamayacagini iddia etmis olur.

ayrica bir neon genesis evangelion bolumunun de ismidir. dorduncu bolumunun ismidir hatta*.

kendini cezalandırmak

insan beyni denen noron destesinin adaptasyon yeteneklerinin ne kadar kit oldugunu bana gun be gun gosteren olgu. bir nevi kisinin kendine yonelttigi psikolojik baski.
insanin kendini cezalandirmasinin sebebi kendi hatalarini affetmeye zihnini bir turlu ikna edememesidir. beynimizin elastisitesi dusuk, plastisitesi yuksek malum.
ne var ki madem insan bu kadar aptal, belki de kendini izole etmeyi, aci cekmeyi hak ediyor, kimi zaman baskalarini buna katmak istemediginden, kimi zaman saf aptalligindan. bu sekilde bir kisir donguye girebiliriz, icinden cikmaya calismak icin felsefi spekulasyonlar da yurutebiliriz insan olarak, ama sonucta sadece elde var aci demekle yetinmeli belki de.

kumral ada mavi tuna

bir ada ve etrafini saran uc irmagin (tuna, aras, meric) hikayesini anlatan mukemmel, hatta mukemmelin otesinde kitap. acik konusmak gerekirse ben buket uzuner'i fazla sevmem, iki kitabini daha okumuslugum var, didik didik edilmis gibi gelen ozturkcesi, "ben bilirim ama siz anlamazsiniz" diyen o epigraflar, dna'li genetik sifreli metaforlar...bana hep yapay geldi. ama bu kitap her bir karakteriyle benim oldugum ve/veya olmak istedigim kisileri temsil ediyor sanki.

<alinti>
sen hiç kimsenin olamayacağı kadar çok şeyimsin benim...yüreğimde sana ayrılan yer herkesinkinden büyük. yalnızca bir arkadaş, bir kan kardeş, bir sırdaş, pek çok yakın dost değil, bir büyük sevgisin sen...yanında sonsuz şımarabileceğim ve hala korkmaktan kaybetmeyeceğim tek kişi...yani biraz annem, biraz babam, hatta hiç görmediğim dedem, belki hiç doğmayacak oğlum...sonra daimi hayranım ve tabii dokunulmamış sevgilim...sen benim masumiyetimsin...benim en yakınımsın! aslında belki öbür yarımsın? bütün bunlar ne demek anlıyor musun? hı?
</alinti kusagi sona erdi>

aglatir evet. cunku askin binbir turlusu vardir ve her cesidi acitir.